Sade olmak ucuz olmak değildir!
Birçok marka, boşluğun aşağılayıcı olduğunu düşünür ve beyaz alanla ilgili ciddi şüpheler içinde yaşamına devam eder. Bu şüphe zamanla markalara karmaşanın bir trend olduğuna ikna eder. Markanın birçok iletişim materyali zamanla anlaşılmaz hale gelir ve sorunu hayatının vazgeçilmezi yapmış insanlara seslenmeye başlar. Marka yöneticisi ise sadelik konusunda Apple örnekleri vererek sabah masasına gelen sade işi göndermekle günü tamamlamaya çalışır. Hedef kitle “-çok meşgulüm” kafasında sokaklardan geçerken reklam alanlarına bakmadan devam eder.
Orası boş kalmış! Ama orada beyaz renk var?
Grafik tasarım çalışmalarında mesajı iletmeye hizmet eden en güzel arka planın beyaz olduğunu söylersek yanılmış olmayız. Basın görsellerinin çoğu neredeyse dikkat çekmez bunun sebebi sayfalardaki metinlerin ağırlığı ve gazeteyi elimize aldığımızda onun bir gazete olduğunu düşünerek elimize almamızdan kaynaklanır. Ülkemizde birçok yayın kuruluşunun mizanpaj ve sayfa tasarımı karışık olduğundan dolayı dikkat çeken reklam çalışmalarının genellikle sade olanlar olduğunu görürsünüz. Aynı şekilde buna açık havada dahildir hatta dijital.
Tavsiye
Markanın hedef kitle ile olan iletişimde aradaki tüm gerginlik ve küskünlüğün “sadelik” ile çözüleceğini düşünüyoruz. Sadelik o kadar güzel bir erdem ki herkese sözünü dinleten bir bilge gibi. Özellikle kampanya yönetimlerine ciddi bütçeler ayıran markaların önlerine gelen tasarımlar içinden karmaşık olanları (grift) seçmelerinin en büyük sebepleri; paramız boşa mı gidiyor? Hedef kitle acaba mesajı anlayacak mı? Çok mu boş kaldı sağ taraf? Yöneticim bunu kesin beğenmez vs vs. Emin olun hedef kitle sizi anlıyor hemde ilk insan Adem’den bu yana…